6 Ekim 2009 Salı


4 Ekim 2009 Pazar

CHELSEA MAÇI HOŞ BİR ANI 03.04.2008

CHELSEA MAÇI HOŞ BİR ANI (03.04.2008)

37 yaşındayım, Balıkesir de ikamet ediyorum ve yaklaşık 4 seneden bu yana da mabed de ki hemen hemen bütün maçlara geliyorum.

Her maça gelirken beraberimde değişik arkadaşlar getirip onlara hayatları boyunca unutamayacakları güzel bir anı bırakmak istiyorum. Bu sebeple de genelde şöyle bir program izliyorum; zamanımıza bağlı olarak maç öncesi maçkolik'te bir şeyler atıştırmak, daha sonra (zorunlu olarak) Feneriumdan alış-veriş yapmak, ve en son olarak ta mabedimizi ve o güzel atmosferi doyasıya yaşamak.

Şampiyonlar ligi çeyrek final ilk maçımız içinde, yine her zaman olduğu gibi heyecan ve zevkle hazırlandım. Yalnız bu sefer nedense içimde hoş bir kıpırtı vardı. Bir gece önce de heyecandan dolayı geç vakte kadar uyuyamamıştım.Bu maçın benim için bir başka önemi de, heyecandan ötürü hiçbir FENERBAHÇE maçını canlı olarak televizyondan izleyemeyen 63 yaşındaki babamı (hayatında ilk defa olacak olan) mabede maç izlemeye getirecek olmamdı.

Maç için Balıkesir'den dört kişi, saat 14:00 gibi, her birimizin üzerinde (babamda dahil) çubuklu formalar olduğu şekilde yola çıktık. Yolda Balıkesir , İzmir , Bursa ve Manisa plakalı araçlar içinde çubuklu formalı renktaşlarımızı gördükçe heyecan katsayımız sürekli artıyordu. Hele o tanımadığımız ama renkdaşlığın vermiş olduğu gurur ile birbirimize zafer işaretleri ve sempati ile yapmış olduğumuz selamlamaların tarifi kelimeler ile anlatılamaz. Birden kendimizi Topçular'da feribot sırasında bulduk ki, sanki küçük Kadıköy. Tabi benim için sürpriz değil di, ama beraberimdekiler ve özellikle de babam için çok güzel gelişiyordu olaylar ;-) Bir baktım ki, çubuklu formalar içinde ki babam, bir taraftar grubunun içinde ve koyu bir muhabbet halindeler :o)

Derken saat 19:30 civarında mabed yakınlarında otopark bulup, aracımızı sağ ve salim bir şekilde park ettikten sonra, ilk ve değişmez istikametimiz olan Feneriuma yöneldik. Ama bizi hem çok sevindiren hem de içimizde bir burukluk oluşturan bir süprizle karşılaştık ki, bu süpriz de maçın başlamasına daha 1,5 saat olmasına rağmen, Fenerium tribün altında bulunan Fenerium mağazının tabiri caiz ise yağmalanır bir şekilde ürünsüz kalması idi :-)

Artık daha fazla mabed dışında vakit geçirmenin bizim için bir anlamı kalmamıştı ve hemen mabedimize girdik. Mabed görevlileri bilet barkodlarımızı okuttuktan sonra, elimize sarı ve lacivert düz renkte bayrakları tutuşturarak maçın atmosferine bizi hazırlamak için ilk adımı attılar. Maçı heyecan içinde beklediğimiz o kısa sürede mabedi seyir etmeye doyum olmuyordu ki, bir de baktık seronomi bitmiş. İlk düdük ile beraber stad zıplarken, hacı olan babam hem dua ediyor, hemde bana sarılmış zıplıyordu. O şanssız dakikada babam bana, bu maç 2-1 bizim moralini bozma deyip, bir yandan da duasına da devam ediyordu.
Öyle zannediyorum ki devre arası da dahil olmak üzere sürekli dua eden babam, ilk defa geldiği mabedimizden de o atmosferi de gördükten sonra hüzünlü de ayrılmak istememişti.

Oyuncu değişikliklerinde sonra gelen goller ve sevinç nidalarının ardından çıkış merdivenlerinden aşağı inerken, oğlum bir daha ki maça anneni de getirelim önerisi ve sabah 05:00 a kadar benimle beraber uyumadan, ben araç kullanırken bana maç kritiği yaparak eşlik eden babamın, yine de televizyonda FENERBAHÇEMİZİN maçlarını izleyemeyecek olmasını ifade etmesi, bu sevgiyi, bu bağlılığı, bu heyecanı son zerresine kadar nasıl yaşadığını en güzel şekilde beyan etmesiydi.

Sen büyüksün FENERBAHÇEM.

HEP DESTEK TAM DESTEK.

Tevfik ÇELİK