9 Ekim 2012 Salı

SÖZ GÜMÜŞ İSE

Büyük düşünür, Hz. Mevlana diyor ki,

Suskunluğum asaletimdendir,
Herkese söyleyecek bir sözüm vardır lakin,
Bakarım söze söz müdür diye,
Bir de bakarım söyleyene adam mıdır diye.

Her bir cümlesi ayrı ayrı bir hazine olan bu sözü, aslında toplumsal hafızamıza kazımamız gerekir.

Son bir haftalık gündemimizi çok yoğun bir şekilde Fenerbahçe ve Alex işgal etmektedir. Kamuoyu, son 8 senesinde Fenerbahçede başarıdan başarıya koşan, kimseye nasip olmayacak bir şekilde yaşarken ve faal futbol oynarken, taraftarlarca heykeli dikilen büyük bir futbolcumuz ile yönetimimiz arasında yaşanan gerilim ile yatıp kalkmaktadır.

Ülke gündemimiz çok yoğun ve neredeyse bir savaşa fiili olarak girecek bir durumdayken bile yazılı ve görsel basında en fazla süreler ile bu konu yer işgal etmektedir.

Alexin duygusallığı ile kulüp başkanımız ve teknik heyetimizin kurumsal kimliğe zarar gelmemesi adına aldıkları kararları uygulama isteği, karşıt fikirler olarak çarpışır olmuş, kamuoyu ve özellikle de Fenerbahçemin yüce taraftarı bu olayda kendisine yakın olandan yana taraf olmuştur.

Ancak, her doğru her yerde söylenmez ilkesi, hem Alex tarafından, hemde başkanımız tarafından, farklı zeminlerde ihlal edilmiş, kamuoyunun bilmemesi gereken kulüp ve şahıs mahremiyetine dair ifadeler ne yazık ki yapılmıştır.

Aslında burada, kriz yönetimi konusunda başkanımız liderliğini tam manası ile yapamamış, son zamanlarda yaşamış olduğu olayların negatif etkisi ile biraz nefsine yenik düşmüş, biraz da duygusal davranmıştır. Alex ise her ne kadar bizen birisi de olsa, sonuçta aldığı eğitim ve kültür gereği, olayları farklı yorumlamış, onun nazarında doğru olanın, bizim tarafımızdan da doğru olarak algılanamayabileceğini öngörememiştir.

İşte bu atmosferde ihtiyaç olan, aklı selim bir ombudsmanın devreye girmesi gerekirdi. Bu kişi tarafları itidale davet edeceği gibi, kamuoyunu ve özelliklede taraftarı konu ile ilgili yumuşak bir geçiş sürecine hazırlayabilir ve konu en az zararla atlatılabilirdi. Camiamızda bunu yapabilecek, eski başkanlar, futbolcular veya yüce divan kurulu üyelerinden bir şahsiyetin bulunmaması ise aslında bizim çok büyük bir zaafiyetimizdir.


3 Ekim 2012 Çarşamba

TARAF OLMAYAN BERTARAF OLUR

Başlıkta ki Taraf kelimesi kesinlikle bir gazete ismi ve markası değildir. Ama yazımın içeriği ister istemez onlara da bulaşacak mesajlar yer alacak.

Taraf olmak, taraftar olmak bizde ölümüne, sorgusuz, sualsiz, hatası ile sevabı ile kabullenme demektir. Ve bu öyle bir durum almıştır ki, kim daha çok taraftır, ben senden daha çok severim, ben bu uğurda şunu yaparım, ben şunu yaptım noktalarında iddia konusu bile olmaktadır.

Bizde ki taraftarlık, siyasette, sporda, sivil toplum örgütlerinde, okullarda kısacası her yerde zirvede yaşanmaktadır. Gönülden bağlı olunan varlığa koşulsuz itaat söz konusudur. Karşısında yer alan rakip veya bizdeki algısı ile düşman ise her halükarda yanlıştır ve itibar edilmemelidir.

Bizde taraftarlık din gibidir. Değiştirilemez, anayasanın değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez olan ilk üç maddesi gibidir. Eğer tarafını değiştirirsen, kamuoyu baskısı altında ezilmen söz konusudur. Toplumun nazarında kişilik bozukluğu veya zayıf kişilik olarak etiketlendirilmen söz konusudur.

Taraf olduğun, kurumda veya kişide olan her türlü hatalar, arızalar, defolar, büyüklüğü ne olursa olsun daima kabul edilebilir sınırlar içindedir. Yüce bir hoşgörü ile kabul edilir, ama karşı taraf için aynı hoşgörü kesinlikle söz konusu değildir. Karşı tarafın ise en ufak açığı, hayati bir önem arz eden haine bir tutumdur.

İşte, 8 senedir bizimle yaşayan Alexte, yaşantısı, düşünceleri ve icraatları ile tamda bizden biri olmuştur. Taraf olmuştur. Rengini belli etmiştir. Ancak doğru yerde mi yer almıştır? Yoksa yanlış yerde mi? onu zaman gösterecektir.

Aynı şekilde siyaset arenasında da bu durum söz konusudur. 2007 de bebek katili terör örgütüne destek sağlayan, kucak açan, kanlı bıçaklı olduğumuz Barzaniye 2012 yılında ki kongresinde "Türkiye seninle gurur duyuyor" sloganları attıran, yine aynı dönemde Bodrumda beraber tatil yaptıkları Suriye lideri Esad (şimdilerde Esed diye okunan) ile kanlı bıçaklı oluşumuz tam bir hoşgörü abidesidir. Taraftarlık işte böyle bir şeydir. Ama yarının neler getireceği ise hiç belli değildir.

2 Ekim 2012 Salı

DÜNYANIN EN BÜYÜK SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ

Benim güzel memleketim çok garip bir yer. Vatandaşımız çok fazla araştırmaz, incelemez ve okumaz. Araştıran, inceleyen ve okuyanda her aldığı bilginin koşulsuz doğruluğuna inanır. Ve dolayısıylada yönlendirilmesi çok kolay bir toplumuzdur.

Ülkemizde gündem ise her saniye değişebilen bir yapıya sahiptir. İleri ve gelişmiş ülkelerde 1 ayda olabilecek olayların hepsi bizde 24 saat içinde olabilmektedir. Kaynak sıkıntısı çekmeyen sektörlerin başında Basın-Yayın (gazetecelik) gelmektedir.

Şimdi 29-30 eylül ve 01 ekim gündemlerine bakalım.

Memleketimiz için, geleceğimiz için, gelecek nesiller için oldukça hayati konular var gündemimizde. Ve olmalıda...Ancak bu konuların medyada işgal ettiği süre saatlerle sınırlı. Bunlar neler? Suriyeden gelen mülteciler, Tuncelide Savcının öldürülmesi, Hakkaride ki şehitler, AKP kongresi, bu kongrenin şeref konuğu Barzani, Barzaninin kongrede yaptığı konuşma esnasında izleyicilerin Türkiye seninle gurur duyuyor sloganlarını atması, 9 ölümlü trafik kazası vb...

Ancak yukarıda yazdıklarımın hiçbiri Fenerbahçemin Kasımpaşaya yenildiği 2-0 lık skor kadar bir etki yapamadı.

Fenerbahçe yenildi olay oldu...
Fenerbahçede maç sonrası teknik direktör Aykut Kocaman röportaj vermedi, basın toplantısına çıkmadı olay oldu...
Maçın ikinci yarısı Alex oyundan alındı olay oldu...
Alex tribünlere oturdu olay oldu...Kolunu ısırdı olay oldu...Güldü olay oldu...
Ertesi gün Alex kadro dışı bırakıldı olay oldu.
Alex madem kadro dışıyım beni serbest bırakın dedi, FENERBAHÇEM ile yollarını ayırdı olay oldu...
Taraftar sosyal medyayı yıktı, Alexin evinin önünde sevgi gösterisinde bulundu olay oldu...

Ve bir not Aynı hafta sonu lig lideri Galatasarayda Orduspora 2-0 yenildi, Beşiktaş Sivasspora 1-0 yenildi, ama haberleri bile tek tük çıktı.

Bunların bu şekilde olması doğru mudur? Yanlış mıdır? bunu irdelemeyeceğim ama FENERBAHÇEMİN gücüne de dost düşman herkesin şapka çıkarttığı da su götürmez bir gerçek...

TEK BÜYÜK FENERBAHÇEM...

1 Ekim 2012 Pazartesi

KANGREN OLMADAN ÖNLEM ALINMALI

Yine bir Fenerbahçe yazımla daha burdayım.

Hayatımızın her anında oldukça radikal kararlar almamız gereken dönemler olmaktadır. İşte böylesine radikal kararlar almamıza vesile olan etkenleri iyi analiz edip, aslında durumu bu noktaya getirmemek gerekmektedir. Ancak gerek şartlar, gerekse kanıksama, gereksede olayla ilgili oluşan körlük, sağlıklı analizler yapmamıza engel teşkil etmektedir. Fenerbahçemde de tam böylesi bir ortam oluştu.

Bir Alex krizidir aldı başını yürüyor. Alex istatistikleri ile Fenerbahçe tarihine ismini altın harflerle yazdırmış çok değerli bir futbolcumuzdur. Taraftarın sevgilisidir. Kişiliği ve örnek aile yaşantısının yanı sıra, kültürlü ve okuyan yapısı, araştırmacı kişiliği ile de Türk toplumu nazarında güzel bir yer edinmiştir.

Ancak, mevcut durumu çok iyi analiz edememiş, kulüp içi çekişmelerde mevcut yönetim karşısında yer alan muhalif kişilerle olan diyalogları neticisi ister istemez taraf olmuş ve aldığı ve uyguladığı kararlar ile davranışları ile zarar verici bir tutum içine girmiştir. Aslında bayramın gelişi arefeden bellidir. Ve bunu Aykut görmüş, başkan arkasında durmuş, ama gerekli adımları atamamışlardır. Ta ki bugüne kadar...

01 Ekim 2012 saat 11:30 da Alexin kadro dışı bırakıldığını, Stoch ve Baroniye de para cezası verildiğini öğreniyoruz. Geç kalınmış bir kararın ancak uygulandığını görüyoruz. Şimdi otoritenin önünde engel kalmamış oluyor. Bu saatten sonra da artık kimsenin gözünün yaşına bakılmamalıdır.

Burası FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ ve onun FUTBOL TAKIMIDIR. Sarı Lacivert çubuklu forma herkese nasip olmayacak kutsal bir değerdir. Bunu sırtına geçirecek ve geçirmiş olan her futbolcuda bunu çok net bilmelidir.
Futbolcu formda olmayabilir, hata yapabilir ama mücadele etmemezlik, boşvermişlik yapamaz. Bunu yaptığı anda da kapı oradadır. Bu taraftar baş tacı yaptığını oradan indirmesini de bilir.