21 Aralık 2018 Cuma

ALİ KOÇ BAŞKANIMA AÇIK DESTEĞİMDİR

Evet 16.092 kişiden biriyim bende...
Ali KOÇ başkanıma çok inanıyor ve güveniyorum. Kimse başkanımızın FENERBAHÇELİLİĞİNİ sorgulayamaz ve sorgulamayı dahi düşünmemeli...
FENERBAHÇE Başkanı oldu, mali tabloyu gördü ve hemen hiç düşünmeden kulübe 50 milyon dolar bağışladı. Bunu da mali disiplinler çerçevesinde SPK bilgisi dahilinde yaptı.
Baktı ki tablo tahmin edilenden çok daha vahim, vadesi gelmiş olan borçlar için hemen borç yapılandırmasına gidip, sahibi olduğu bankalardan uzun vadeli krediler temin etti.
Gerek ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik ortam, gerekse de futbol takımımızın başarısızlıkları sponsorluk bulmakta zorlanmaya sebep olunca KOÇ Holdingin lokomotif şirket ve markalarını (Avis, Tüpraş, Aygaz, Beko ve Opet) birbiri ardına çok iyi bütçelerle sponsor yaptı.
Tamam futbol takımımız 6 aydır başarısız yönetildi, yanlış kararlar alındı ve bazı yanlış kararlardan da istenilen sürede dönülemedi. Kabul ediyorum. Ancak, fotoğrafta ki yüz ifadesine bakmanızı (Akhisar maçında çekildi) ve yukarıda anlattıklarımı sakin kafayla okumanızı istiyorum.
Ve ben Tevfik ÇELİK olarak diyorum ki;
Ali KOÇ başkanıma HEP DESTEK TAM DESTEK...

SEVR ANTLAŞMASI HAP BİLGİLER

Hep konuşulan SEVR ANTLAŞMASI ile ilgili küçük ama önemli bilgiler vereyim...
1- Sevr, Parisin 3 km batısında yer alan küçük bir yerleşim merkezi. Antlaşmada buradaki Seramik Müzesinde 10 Ağustos 1920 de yapılıyor.
2- Antlaşmayı Osmanlı İmparatorluğu adına Maarif Nazırı Mehmed Hadi Paşa, Şurayı Devlet Başkanı Rıza Tevfik bey ve Bern Büyükelçisi Reşat Halis bey imzalıyor. Bu antlaşmayı imzalayan heyetin başında ise Sadrazam Damat Ferit Paşa var.
Bu heyet, buraya giderken Ankarada bulunan Büyük Millet Meclisi, Ankarada ayrı bir hükümet kurulduğunu ve İstanbul hükümetinin atacağı imzaları ve alacağı kararları tanımayacağını açıklamıştır.
3- 433 madde olan bu antlaşmanın en önemli özelliği Osmanlı topraklarının paylaşılması ve ordu ile donanmanın tasfiyesidir.
4- Sevr Antlaşmasının kabul edilmesi için önce Meclisi Mebusanın onayı ve ardından da padişahın onayı gerekmekteydi. Ancak Meclisi Mebusan kapatıldığı için, ne meclis tarafından nede Padişah tarafından bu antlaşma resmi olarak onaylanmamıştır.
5- Bu sırada Ankaradaki Büyük Millet Meclisi, antlaşmayı kınayan ve imzalayanları VATAN HAİNİ ilan eden çok ağır bir bildiri yayınlamıştır.
6- Meclis ve padişah onayı olmayan bu antlaşma aslında yürürlüğe girmemiştir. Ancak savaş galibi devletler, fiilen işgale başlamışlardır.
7- Sevr Antlaşmasından önce Osmanlının elinden çıkan topraklar Arap Ülkeleri, Musul, Kerkük, Ege Adaları ve Kıbrısın, bu antlaşmayla Osmanlının olmadığı bir kez daha tescil edilmiştir.
Sevr böyle, bir ara Lozanıda özet geçerim.... Bütün dostlara selam...

7 Mart 2018 Çarşamba

ZEYTİNSİZ ASLA

Balıkesir Edremit arasında, Havran yokuşunu geçince şimdilerde göremediğim, ama çok hoşuma giden bir yol tabelası vardı. Tabelada şu yazardı,
"ZEYTİN DALI BARIŞIN SİMGESİ,
ZEYTİN YAĞI SAĞLIĞIN REÇETESİ"...

Bakın ZEYTİN çok önemli ve çok kıymetli bir ürün...

Balıkesirliyim ve ZEYTİN DİYARINDA yaşıyorum diye söylemiyorum. Ancak, ülkemizde yeterince değerinin anlaşılmadığı bir çoğumuzun malumu...

Dünyada, 900 milyon küsur Zeytin ağacı var. Bunun 167 milyon küsuru Türkiyede... Bu çok önemli bir rakam...
Hadi lider ülkeler İspanya, İtalya ve Yunanistanı saymayalım, ama iç savaş öncesi Suriyeyi düşünürsek, ki yüzölçümü bizim ülkemizin altıda biri, o bile bizden fazla zeytin yağı üretiyor ve satıyordu...

Yüzlerce yıldır, ZEYTİN üretilen bu topraklarda, sofralık zeytinimiz ve ihracatımızla kendi kendimize övünüyoruz, ama (yukarıdaki ülkeleri söylemeyeceğim bile) Mısır bizi geçmiş, zeytincilik sektörüne yeni giren Arjantin bizi geçmek üzere...

Arkadaşlar, bir yerde hata var... Bunu hep beraber bulup düzeltmeliyiz...

Öncelikle tükettiğimiz yağlara bakmalıyız... Sağlık açısından zararları defalarca ispatlanmış, Margarin tüketimimizi SIFIRA indirip, ZEYTİNYAĞI tüketmeliyiz...
Zeytin üretim alanlarımızı ÇOĞALTMALIYIZ...
Zeytin üreticisine teşvikler getirmeliyiz...
Zeytinliklerin maden ve turizm adı altında talan edilmesine duyarsız kalmamalıyız...

Bunlar bizim İNSANLIK GÖREVLERİMİZDİR...

14 Şubat 2018 Çarşamba

RIZA SARRAF OLAYI

Şu Rıza Sarraf mıdır? Reza Sarrab mıdır? Her ne ise, bu olayı salt Akp yandaşı veya salt Akp muhalifi olarak değerlendirmek bence çok yanlış olur...
1- Öncelik her zaman ülke menfaati yani TÜRKİYEMİZİN çıkarı olmalıdır...
2- İran’a uygulanan ambargo kimin yararınadır? Bizim yani TÜRKİYENİN yararına olmadığı kesin... Geçmiş zamanda silah ambargosunu delen Amerikanın kendisiydi... Eee? Onlar ambargoyu delerken iyide biz doğalgaz ve petrol yüzünden ambargoyu delince mi kötü?
3- Rıza Sarraf olayında ki ambargo delinme yönetimini ülkemiz için uygun ve doğru buluyorum... Ama içindeki rüşvet çarkı ve işleyişini yanlış buluyorum... Buradan nemalananlar cezası neyse ülkemizde çekmeli... Ve ülke mahremiyetine daha fazla zarar gelmeden bu kişiler yargı önüne çıkarılıp cezaları ne ise çekmelidir...
4- Bu Rıza Sarraf olayı ile ülkemiz içinde bir karışıklık ve devamında da bir iç savaş hedeflendiğini düşünüyorum ve buna imkan verilmemeli diyorum... Uyanık olmalıyız, hemde çok uyanık olmalıyız... Çünkü başka TÜRKİYE yok...
5- Konu hükümet ve Akp li eski bakanlar dar çerçevesinden çıkmıştır... Konu devlet meselesine dönüşmüştür... Amerika İrana uygulanan ambargo hikayesi ile bölgemizde planladığı değişim sürecinde ülkemiz üzerindeki senaryosunu bu minvalde uygulamaya başlamıştır... Buna müsade etmemeliyiz...
BİRİNCİ VAZİFEMİZ TÜRK İSTİKLALİNİ VE TÜRK CUMHURİYETİNİ İLELEBET MUHAFAZA VE MÜDAFA ETMEKTİR...

ZİYA GÖKALP'İ TANIYALIM MI?

“Minareler süngümüz, kubbeler miğferimiz, camiler kışlamız” dizelerinin sahibi Ziya Gökalpdir...
Ziya Gökalp, Diyarbakırlıdır. Ve Türk Milyetçisidir, Türk Milliyetçiliğinin fikir babasıdır...
Ziya Gökalp, Ermeni Soykırımı suçlamaları nedeniyle Padişah Vahdettin tarafından önce Mondros, sonra Maltaya sürgüne gönderilir ve 19 ay sekiz gün hapis yatar...
Ziya Gökalpi, Ermeni Soykırımı suçlamalarına karşılık savunan kişi ise, Barsamyan Efendi ismindeki Ermeni bir avukattır...
İttihat Terakki ileri gelenlerinden Talat Paşa sadrazamlığı döneminde işgal güçlerinin yönetime el koyacağını görüp, Ziya Gökalpe yurtdışına kaçma teklifinde bulunur. Ziya Gökalp ise “Ülkemde işlenmiş bir suçum yoktur, bu sebeple kesinlikle kaçmayacağım, ölürsem bu topraklarda ölürüm” cevabını verir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bedenimin babası Ali Rıza Efendi, duygularımın babası Namık Kemal, fikirlerimin babası Ziya Gökalptir demiştir.
Ziya Gökalp, TÜRKÇÜLÜK çalışmalarıyla bildiğimiz bir ilim adamıdır. Ancak, din ile devlet işlerinin ayrılmasını, eğitimin tek bir elde toplanmasını, Türk aile yapısının tek eşli olması gerektiğini ve kadın erkek eşitliğine dayanmasını, Kuranı Kerim, dua, hutbe ve vaazların Türkçe okunması gerektiğini savunan ilk düşünürlerdendir...
Ve yine Ziya Gökalp, daha lisede öğrenciyken “Padişahım çok yaşa” yerine, “Milletim çok yaşa” dediği için hakkında soruşturma açılmıştır...
Hani bazı kazanımlar kolay olmuyor ya, işte bu kazanımlara sahip olmamıza vesile olan kahramanlarıda yeterince tanımalıyız bence...
İşte bu yüzden size beş altı cümlede Ziya Gökalpi özetlemeye çalıştım...

25 Ocak 2018 Perşembe

AFRİN OPERASYONU

Afrin Operasyonu hakkındaki küçük aklım ve sınırlı bilgilerim ile düşüncelerim şunlardır...

1- Operasyonu kesinlikle onaylıyor ve oradaki ordumuz ve askerlerimiz için dua ediyorum.
2- Bu operasyonun Rusya ve Suriye bilgisi dahilinde  yapıldığı kesin.
3- Bu operasyonun sadece Afrinle sınırlı kalmayacağını ve devamının geleceğini düşünüyorum.
4- Operasyon ve devamında mutlaka ama mutlaka Beşar Esad ile birlikte hareket edilip, bölücü unsurların birlikte temizlenmesi gerektiğine inanıyorum.
5- Bundan böylede Suriyenin PKK gibi bir belayı senelerce himayesi altına alıp, başına açtığı işleride gördüğü gerçeğiyle, artık PKK ve onun diğer ülkelerdeki unsurlarınında yok olmasının yakın olduğunu düşünüyorum ve bunun böyle olması için dua ediyorum.
6- Operasyonun başarıya ulaşmasıyla Amerikanın desteği ve kontrolü altındaki bölgelerinde bir değişime gireceğini düşünüyorum.

Çekincelerim ise şunlardır,
1- Suriyeli göçünün artarak devam etmesi.
2- Ordumuzun son yıllarda sürekli uğradığı erozyon neticesi komuta kademesindeki kalitenin sorgulanır boyutlarda olması
3- Mevcut Suriye yönetimi ile sağlanan mutabakatın bozulması.
4- Ortadoğuda güvenilipde beraberce hareket edilecek bir gücün veya devletin olmaması.