7 Şubat 2010 Pazar

Ağustos'ta Denize Girsen Balta Kesmez Buz Olur

Aylardan ağustos ve günlerden cumartesi, meşrubat işi yapan bizlerin çok kısa olan sezonumuzun zirve yaptığı günlerin son demlerini yaşıyoruz. Ve ben Edremit’te distribütör deposundayım, ay başı olması ve hedeflerimin çok yüksek olması nedeniyle distribütörümle istişare halindeyim.
Saat 15:30 civarı cep telefonum çaldı, arayan genel müdürüm idi, önce kısa bir hal hatır faslından sonra, “şu anda İstanbul’dan yola çıktım, geceyi Ayvalıkta geçirmek istiyorum, çocuklarımda yanımda mümkünse Cunda Adasında sadece bu geceliğine bana bir gecelik 4 kişilik yer ayırtır mısın?” dedi.
Pik sezonda, hem de cumartesi günü hele hele de Cunda Adasında yer bulmak mümkün mü? Tabi çok zor ama ben bana yardımcı olabilecek bütün kanalları devreye sokarak yaklaşık 2 saatlik uğraşı sonucu bir butik otelde yer ayırtmayı başardım.

Otel sahibine telefonda benim için olayın önemini anlattım;
“Ben Cola Turka’nın bölge yöneticisiyim, gelecek kişi bizim şirketimizin en üst yöneticisidir, aman hizmetinizde kusurunuz olmasın ve mümkünse lobiye ve odalarda ki mini barlara bizim meşrubatlarımızı, su ve sodalarımızı koyalım” dedim.

Ama aldığım cevap o kadar ilginç ve şok edici idi ki hayretlere düştüm. Otel sahibi bana;
“Şaka gibi gelecek sana ve belki de bana inanmayacaksın ama, Coca Cola nın genel müdürü ve Türkiye Satış Müdürü de burada, senin istediğin taleplerin benzerlerini onların bölge yöneticileri de yaptılar ve lobiye kendileri bir soğutucu getirip içini kendi ürünleri ile ve odalar da ki mini bar’ları da istedikleri şekilde doldurdular. Aynı şeyi sende yapabilirsin” dedi.

Tabi inanılır gibi değildi, 8 odalı olan bir butik otelde hem aynı hafta sonu, hem de aynı gece iki büyük rakip firmanın genel müdürü konaklayacaktı. Gerçekten şaka gibiydi. Bende otel sahibinin önerdiği gibi kalan zamanımı en iyi şekilde değerlendirip yapabileceklerimin en iyisini yapmaya çalıştım. Lobiye bir soğutucu ayarlayıp, odaları da olabildiğince albenili bir şekilde hazırlatmaya çalıştım.

Tabi bu arada durum analizi yapmak üzere genel müdür ile telefonda da sürekli görüşme halindeyim. Çünkü olumsuz bir durumda programları değişecek ve bir haftalık izin kullanmak üzere çıktıkları yola, güzergâh değiştirerek doğrudan Çeşmeye gideceklerdi. İşte bu görüşmelerim esnasında bana “sende eşini ve çocuğunu al, akşam beraber balık yiyelim” şeklinde bir davette bulundu.

Haliyle yola öğleden sonra çıkmış olan genel müdür ve ailesi gece 22:00 sıralarında otele ulaştılar. Ben de bu arada Altınolukta yazlıkta bulunan eşimi ve oğlumu alıp, Ayvalığa Cunda Adasına gittim. Yaklaşık aynı saatte bizde Cunda Adasında idik.

Yalnız bu seferde hiç aklımda olmayan bir problem ile karşılaştım. Bütün balık restaurantları dolu ve Cunda Adası kordonunda iğne atsan yere düşmeyecek şekilde bir mahşeri kalabalık vardı. Hele hele de yedi kişilik bir yer bulmak imkansızdı. Bu arada genel müdür ile telefon görüşmelerim devam ediyor ve kendilerine araçlarını otelde bırakıp merkeze bir taksi ile gelmelerini öneriyordum, çünkü araç park edecek yer dahi yoktu. Kordonun tam ortasında eşim ve oğlum bir yöndeki restaurantları, bende diğer yöndeki restaurantları kontrol etmek amacı ile ayrıldık ki, o anda gün boyunca görüştüğüm iki balık restaurantından birisinde tam sekiz kişilik bir masa boşaldı.

Masayı garsonlar temizleme fırsatı bulamadan, misafirlerim gelmişlerdi bile. Oturduk, balık siparişlerini verdik, yemeğimizi yedik, aynı otelde rakip firmanın genel müdürünün de kalması ve biraz da işle ilgili konularda sohbet ettik, akabinde yürüyerek kısa bir kordon turu attıktan sonra yorgunluk kahvelerini içmek üzere bizi otele davet eden genel müdürün davetine icap ettik.

Sonrası ise filmlere konu olacak cinsten gelişmeler zinciri idi.

Genel müdür ertesi (Pazar) gün, sabah kahvaltısından sonra gezerek İzmir’e gidiş programı yapıyor. Önce gündüz gözü ile Cunda Adasını, sonra Ayvalığı, Şeytan Sofrasını ve Sarımsaklı yı gezerek İzmir’e gidiyorlar. Yalnız dolaştıkları bu yerlerde, Coca Cola nın tam bir görsel şovuna tanıklık ediyorlar. İzin dönüşü de gördüğü bu olumsuz tabloyu ve benimle ilgili olumsuz düşüncelerini birkaç farklı ortamda ifade ediyor.

Bu olaydan yaklaşık bir ay sonra da beklenen gelişme oldu ve beni genel müdürlüğe davet edip genel bir bölge değerlendirmesi yapmamı istedi.

Bende her zaman ki hazırlıklarımı yaparak gittim.

Bu toplantı esnasında bana; “Ayvalık ziyaretinden bahsederek, tam bir hayal kırıklığı yaşadığını, hemen hemen hiçbir yerde doğru dürüst ürünümüzü göremediğini, benden beklemediği kadar kötü bir performans gördüğünü” ifade etti.

Bende kendisine “geldikleri gün ve haftanın hem Coca Cola için, hem de Ayvalık için çok önemli bir tarih olduğunu, o tarihte Coca Cola dünya başkanı Muhtar Kent’in, Koç Holding onursal başkanı Rahmi Koç’un ve Rum Ortodoks Kilisesi Patriği Barthalemos’un oraya geldiğini, gelme sebeplerinin de, Coca Cola nın Cunda Adasına bulunan bir Şapeli (Ufak Kilise, bizdeki Mescid benzeri bir yapı) restore ederek, kütüphane haline getirerek Rum-Ortodoks Kilisesine hibe etme töreninin olduğunu ifade ettim. İşte bu sebepten dolayı da son 10 gündür, rakibin tüm ekibini bu bölgeye yöneltip ciddi bir çalışma yaptığını ve Genel Müdürlerinin de yapılan bu çalışmaları kontrol amacı ile orada bulunduğunu ifade ettim. Çünkü onlar için çok hayati bir gelişme idi bu durum. Benim şanssızlığımın da kendisinin böyle bir zamanda bölgemi ziyaret etmesi olduğunu ifade ettim.

Bana inanamadı ve hemen önünde bulunan bilgisayarında Google dede’ye ilgili tarihi ve ilgili kelimeleri yazarak, konu ile ilgili bulduğu haberleri ve benim anlattığım olayları oda da bulunanlara yüksek sesle okudu. Akabinde de “durum senin şanssızlığınmış ne yapalım, şansına küs” dedi.

Ama ben iş hayatında yaşanabilecek en kötü durumu yaşamış ve genel müdürün beynine bu şekilde kötü bir imaj ile kazınmıştım. Şansıma küsme gibi bir şansım da yoktu maalesef.
Bu olayı bir dost sohbet esnasında anlattığımda, çok sevdiğim Vildan abladan şu yorumu almıştım; “Sen, ağustosta denize girsen balta kesmez buz olur” dedi.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

insanın hayatta başına gelebilecek talihsizliklerden birini yaşamışsın..ama her şerde bir hayır vardır..coca colanın başarısı nasıl bölge müdürüne maal edilemesse ortada bir başarısızlık varsa cola turkanın durumuda senin değil genel müdürün başarısızlığı...pozitif olmakta fayda var..genel yaşamımızda hepimiz birçok talihsizlikle karşılaşırız..herzaman karşılaşacağımız anlamına gelmez..belkide dönüm noktamız olur..