31 Aralık 2009 Perşembe

MOTOSİKLET :)

İlkokul’da ikinci sınıfa geçtiğim sene iki tekerli, küçük ve mavi renkli çok güzel bir bisiklete sahip olmuştum. 6,5 yaşında ki bir çocuğun 1978 yılında ulaşabileceği çok büyük bir nimetti. Sahip olduğum bu bisiklet ile birlikte mahallede yaşıtlarım arasında populeritem oldukça artmış ve zirve yapmıştı, bu durum da beni oldukça keyiflendiriyordu…
Ta ki, zaman ilerleyip, bisiklet küçük gelmeye başladığında ve arkadaşlarımın da yeni yeni bisikletlere sahip olmasıyla bu güzel günler kaybolmaya başladı benim için…
Okul hayatımda da vasat bir öğrenci olduğum ve o günlerin şartları da maddi olarak az çok belli olduğu için, bana bir türlü yeni bisiklet alınamıyordu. Mevcut bu durumda bende aslında moral bozukluğu oluşturuyordu.

Ve ilkokulu bitirmiştim artık, babam bu başarımdan ötürü  bana ne istediğimi sormuş ve bende heyecan ile hiç düşünmeden haykırarak bisiklet demiştim ve boy olarak büyümüş olmama rağmen o dönemin marka bisikleti pinokyo da olsa razı idim.

Babamın vazifesi nedeni ile çocukluğum, Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinin Tunçbilek beldesinde geçmişti. Tunçbilek, tamamına yakını maden işletmesi ve termik santralda çalışanların oturduğu sitelerden oluşan, motorlu taşıt trafiğinin fazla olmadığı, ikamet edenlerin yaklaşık olarak eşit gelir seviyesine sahip olduğu, bir yerleşim birimiydi. Yaz tatillerini de, tüm çalışanlar memleketlerinde ve dolayısıyla da biz de Balıkesirde geçirirdik.

İşte ilkokulu bitirdiğim o sene yaz tatilini geçirmek üzere, annem, kardeşim ve ben Susurluk’a çok sevdiğim amcamlara gitmiş idik.
İletişimin bugün gibi olmadığı o yıllarda telefon ile haberleşme çok zordu ve şu şekilde olurdu; önce santrale numara yazdırılır ve yazdırılan numaranın iletişim için bağlanması beklenirdi, sonra da karşında ki kişi ile görüşülürdü, bu durum bazı zamanlarda tüm günü bile kapsayabilirdi.
Amcam, babam ile o şekilde bir görüşme yapmış ve akşam yemekte bana müjdeyi vermişti. “Baban sana motosiklet almış!” Şok geçirmiş, inanamamış ve ağlamaya başlamıştım... “Babam o motosikleti kendisine almıştır, ben bisiklet istiyordum, neden bana bisiklet almadı” gibi ve birkaç gün boyunca süren ağlama krizlerim olmuştu... Babam da benim tepkimi merak ettiği için, amcama telefon açmış ve tüm yaşananları öğrenince haklı olarak üzülmüştü.

Aradan zaman geçmiş, yaklaşık üç aylık yaz tatilimiz bitmiş ve motosikletimi görmek için sabırsızlandığım Tunçbilek’te ki evimize döndüğümüz gün, ilk işim hemen bodrum’a inip yeni motosikletimi görmek olmuştu. Kırmızıya yakın bordro renkli, süper bir alet olan Peugeot 103 modelinde, plakası dahi olmayan bir motosiklet gözümün önündeydi ve bu benimdi, inanılır gibi değildi. Hem şok, hem sevinç, hem şaşkınlık, hem de bu motosikleti nasıl kullanacağıma dair bir merak vardı içimde…ve babamın mesai bitip işten gelmesini bekledim sabırsızıkla…

Babam geldiğinde, zaten bodrumda bekleyen beni görünce sevindi ve öptü, bende ellerini öpüp teşekkür ettim kendisine…Ama ortada bir problem vardı “bu aleti nasıl kullanacaktım?”.
Bodrum’dan zemine ulaşmak için olan yedi basamağı zar zor ve binbir uğraşı ile geçerek motosikletimi çıkartım ve babamı beklemeye başladım.
Tabi bütün arkadaşlarım etrafımdaydı ve merakla beni izliyorlardı. Bu sahne bana seneler öncesini hatırlatmıştı.
Babam, önce kısaca motosikleti tanıttı, ardından motosikleti nasıl çalıştırmam gerektiğini öğretti ve bana “bin” dedi, bindim
“arkandan tutuyorum seni, yavaş yavaş gaz ver, motosiklet yürüyecek, pedal çevirmene gerek yok” diyerek beni cesaretlendirdi ve ben ne olduğunu anlayamadan motosiklet kullanmaya başlamıştım…düşe kalka öğrendim bu aleti kullanmayı…mahallede populeritem yin zirve yapmış ve hiçbir akranımın sahip olamadığı bir şeye sahip olmuştum…Benden mutlusu yoktu…

Ancak, babam motosikleti aldığı gün dahil olmak üzere, hiçbir gün motosikletimi kullanmadığı gibi, bana kullanmasını öğrettikten sonra elini dahi sürmemişti…sırf benim “o motosikleti kendisine almıştır” ifadem üzerine 

Bana çok şey katan ve her daim varlıkları ile arkamda olan ebeveyn’lerime sonsuz şükranlarımı sunuyor, haklarını ödeyemeyeceğim bu kişilere ne yapsam az olduğum bilinci ile beraber onları çok sevdiğimi buradan bir kez daha ifade ediyorum. Allah hepimize sağlıklı ve uzun ömürler versin…AMİN.

Hiç yorum yok: